6- FİZİKSEL MOTİVASYON (FİZSAN KURAM ) =

Jute

Fiziksel Motivasyon = Fiziksel Yapıyı harekete geçiren itici güçtür. Bu gücün temelinde, o işin yapılmasını önemli kılan, başarma ihtiyacı söz konusudur.

2 farklı kurbağa, A ve B işaretli süt dolu kavanozlara ayrı ayrı konmuş. A kavanozundaki kurbağa çok kez zıplamasına rağmen, kavanozdan dışarı çıkamamış. Umutsuzluğa kapılıp, kendini sütün içine salıvermiş. B kavanozundaki kurbağa zıplamaktan hiç vaz geçmemiş. O kadar çok zıplamış, ayakları ile sütü o kadar çok dövmüş ki, B kavanozunda, sütün üzerinde yağ tabakası oluşmuş. Bu kaptaki kurbağa, o yağ tabakasının üzerine çıkıp, oradan zıplayarak, dışarı çıkmış. Yani süt dolu kavanozdan kendini kurtarmış. B kavanozundaki kurbağanın, yaşamak için verdiği mücadele, En temel Motivasyondur. Avcı için yaban tavşanını kovalayan tazı tavşana: Ne kaçıyorsun, beni çok yordun demiş. Tavşanda, canımı kurtarmak, yuvadaki yavrularıma bakmak için kaçıyorum. Ben canımı kurtarmak için kaçıyorum. Sen beni niçin kovalıyorsun. Asıl senin amacın nedir? Diye tazıya sormuş.

Motivasyonsuz insan, ağaçtan düşen kuru yaprak gibidir. Onun yönünü, esen rüzgârlar belirler. Hedefi olmayan bir gemiye, hiçbir rüzgâr fayda etmez. Bazı insanların Motivasyonları yüksek iken, bazılarının ki düşüktür. Motivasyonda = Kişinin aile yapısı- çevresi- içinde yaşadığı toplum- aldığı eğitim. Önceden yaşadığı olayların etkisi ile bilinçaltına attığı duygular. Gizlediği yönleri – yaşadığı travmalar - uğradığı haksızlıklar ya da hayal kırıkları gibi nedenler doğrudan etkilidir. Bu durumlar kişinin Motivasyon seviyesini düşürür ya da yükseltir. Sıcak çarpan insanı soğuk suyun, soğukta don tehlikesi geçiren bir insanı da, sıcak bir çayın iyi gelmesi gibi.

Kişileri, toplumları, milletleri, bir dine ya da fikre sahip olanları motive edici sözler vardır. İstanbul’un fethinde << İstanbul mutlaka fetih edilecektir. O fetheden ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur>> hadisi etkili olmuştur. Tarihe yön veren insanların, vücutlarında doğuştan belli işaretlerin olması, onların doğduğu anda, olağan olayların ortaya çıkması ( nur doğması gibi) . Ya da bu insanlara rüyalarında müjdeli haberlerin gösterilmesi, metafiziksel olarak, onları motive edecek unsurlardır. Hz. Muhammet (S.A.S.) çıktığı nur dağında, Cebrail ( A.S.) tarafından peygamberlikle müjdelenmiş, Kuranın ilk ayeti olan >< SENİ YARATAN RABBİMİN ADIYLA OKU> < işte o zaman nazil olmuştur. Kendisine peygamberlik görevinin verildiğini öğrenen, Hz Muhammed, her türlü zorluğa katlanma ve her türlü insanı kalpten etkileme gücüne ulaşmıştır.

Türkiye 7 devlet tarafından işgal edilmiş, işgal orduları, gemilerini İstanbul’a demirlemişti. Atamız bu gemileri görünce, >< GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER> < sözü ile milli mücadelenin kazanılacağını daha başlamadan, önce bildirmiştir.

Spor yapma isteğinin sürekli canlı tutulması Yüksek Motivasyona sahip olduğumuzu gösterir. Çünkü baharda bahçeye salıverilen keçi ve koyun yavruları, enerjik olup, sürekli zıplarlar. Hareketli yüksek tempolu bir ruh hali Yüksek Motivasyon iken, harekete geçme isteğinin azlığı Motivasyon kaybıdır (Demotivasyon) Motivasyon seviyesinin düşük olmasının en önemli sebebi, moral bozukluğudur. İnsanın o an için hayallerini ve umutlarını yitirmesi, boşluğa düşmesi durumudur. Moral durumunu düzeltmeden, Motivasyon değerlerini yükseltemeyiz.

Moral değerlerini direkt etkileyen unsurlar = A- İnanç, B- Toplumsal Değerler, C- Bilgi Seviyemiz.

A – İNANÇ = Dinimiz bize her işe, BİSMİLLAİRRAHMANİRRAHİM diyerek başlamamızı tavsiye eder. Yani, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla demektir. Bu demektir ki ALLAH, her daim bizimledir. Allah bizim vekilimiz ve yardımcımızdır. Ondan gelen her hal güzeldir. Sıcak yaz güneşi meyveleri olgunlaştırmak içindir. Kor ateş, ham demiri çelik gibi parlatmak içindir. Fırın dolusu ateş, çiğ hamuru pişirmek için gereklidir. Yaratandan Ümit Kesmek, kaderimize küsüp, içe kapanmak bizlere yakışmaz.

B- TOPLUMSAL MOTİVE EDİCİ SÖZLER = Biz Türkler tarih sahnesinde her zaman olmuş, Dünya imparatorlukları kurmuş bir milletiz. Türkleri, tarihten çıkardığımızda, geride tarih diye bir şeyin kalmayacağı dile getirilmektedir. << Bir Türk Dünyaya Bedeldir>> sözü ile Atamız, Türkün gücünü ortaya koymuştur. << Taş Kırılır. Tunç Erir. Ama Türklük Ebedidir>> sözü ile Atamız, Türklüğün kalıcılığını ortaya koymuştur. Napolyon Bonaport << Bana Türklerden Kurulu Bir Ordu Verin. Dünyayı Rehin Alayım>> demiştir. Hüseyin Nihal Atsız << Bir Cihana Değişmem, o öksüz Türklüğümü>> diyerek, Türklüğünün, kalitesini ortaya koymuştur. Dini ve Milli moral değerlerimize, spor yapma ve bu konuda aktif olmamız gerektiğini ortaya koyan, toplumsal deyişlerimizde eklenmiştir. İşleyen demir ışıldar… Nerede hareket, orada bereket - Türk gibi güçlü - Türk gibi Güzel - Türk gibi sağlam ve Mert -Dört Nala Giden At Üstündeki Türk dür. Eğer Değilse, Ata Yüktür.

C- BİLGİ SEVİYEMİZ = İnsanların bilgi seviyeleri bir birlerinden farklıdır. Bu nedenle, her insanın aynı soruna tepkisi, aynı değildir. Bazı insanlar en ufak bir sorun karşısında bile çabuk pes edip, mücadele etmeyi bırakırlar. Bazıları ise sorun karşısında pes etmek yerine, bilimsel metotlarla sorunlarını çözmek isterler. İstanbul’un fethi sırasında gemiler Halice girememişti. Çünkü Haliç’in önü kalın zincirlerle kapatılmıştı. Bu nedenle Haliç’e gemilerin karadan kızaklarla çekilerek taşındığını, tarih kitaplarından öğrendik. Top mermileri İstanbul’un kalın surlarına etki etmeyince, aşırmalı top mermisinin yani havan topunun planlarının, Fatih Sultan Mehmet tarafından, tarihte ilk kez, o zaman çizilerek, döküme verildiğini biliyoruz. Bu pratik çözümler, İstanbul’un fethini sağlamıştır. Orta çağı kapatan, Yeni Çağı açan bir gelişme yaşanmıştır. Bu nedenle bizlerde, birer Fatih olup, sorunlarımızı böyle bilimsel yöntemlerle aşmalıyız. Sorunlar aşılmak için vardır. İnsanlara akıl bu nedenle bahşedilmiştir.

Motivasyon Kaynağımız = İster dini, ister Milli, isterse Bilgi temelli olsun. Motivasyonumuzu yüksek tutarak çalışmak bizleri çevremizde tanınmış, başarılı bir kişi yapacaktır. Dünya şampiyonlarını herkes tanıyor. Düzgün fiziği olanlara herkes hayranlık duyuyor. Her insan sağlığını korumaya gayret gösteriyor. Sürekli ders çalışarak, üniversiteye hazırlananlar, hayal kırıklığına uğruyor. Çünkü bu insanlar spor yapmayı ihmal ediyor. Yeterince spor yapmayınca, beyne yeterli oksijen gitmiyor. Bu durumda beyin tam kapasite çalışmıyor. Spor yapmayı ihmâl ederek, akademik unvan kazananların, bedenleri deforme oluyor.

Dinimizin emri olan namaz ibadetimdeki hareketleri, namaz kılmasanız bile, yapmanız, sizleri birçok eklem ve kas ağrılarından kurtaracaktır. Örneğin namazdaki selamlama yani sağ ve sol omuzu görecek şekilde, kafayı çevirme, boyun kaslarının gevşemesine sebep olur. Buradaki kasların sert olması, boynun sağa sola döndürülmesini engeller. Bu durumda boyun omurları zorlanır. Boyun fıtığı denilen durum ortaya çıkar. Ağır cisimleri kaldırma, ya da terli iken rüzgâra maruz kalma sırt kaslarını sıkıştırabilir. Beldeki omurlara baskı yapıp, bunların bir birleri ile kaynaşmasına ya da yerlerinden çıkmasına yol açar. Çok yumuşak yataklarda yatılması, sırt bölgesindeki omurganın eğriliğine sebep olur. Çünkü bu tip yataklarda, içeri gömülme sonucu, bir yerin alçakta, bir yerin yüksekte kalması, Omurilik eğriliğine olmasına yol açar. Namazdaki rükû durumu: ( Ayakta iken belin 90 derece kırılması, ellerin diz üstüne konulması), bel omurlarını düzleştirici etki yapar. Ağır yük kaldırmalar sonucu, bir birine yapışan omurlar, secde dediğimiz, alnın yere konması durumunda, bir nebze olsun, bir birlerinden uzaklaşıp, belde rahatlamayı sağlar. Namazdaki düzenli bir şekilde, çömelme, ayağa kalma, yere kapanma hareketleri, ayak kaslarını- eklemleri- dizdeki bağ dokuyu, hem güçlendirmekte, hem de esneklik kazandırmaktadır. Uzakdoğu Sporcularının, ayak açmak için yaptıkları ısınma hareketleri, tıpkı namaz hareketleri gibidir. Yoğa ve Meditasyon uygulamaları ise, tıpkı namaz bitimindeki dua durumu gibidir. Takibi, namaz hareketleri, yoğa ile Meditasyondan daha önce var olup, bunlara zemin ve kaynak oluşturmuştur. İşte bu faydaları nedeni ile namaz kılmasanız bile, günde 10 dakikanızı bu hareketlere ayırmanız faydalı bir alışkanlıktır. Özellikle bilgisayar, cep telefonu, televizyon karşısında saatlerce zaman geçirme, kamburluk ile ağrılı sızılı bir beden yapısını ortaya çıkarmıştır. Bu sonuç bizleri erken yaşlandırıp, etrafımızdaki insanların, bizim için endişe etmelerine yol açmıştır. Sağlığa faydalı hareketleri yapma, Sağlığa zararlı olabilecek davranışlardan da uzak durma gibi bir alışkanlık kazanmamıza yol açacak, Fiziksel Motivasyonumuzun tam olması şarttır. Ayrıca bu yönde örnek bir vatandaş olarak da davranmamız, topluma ve insanlığa bırakacağımız en güzel mirastır. Peygamberimiz yanındaki ashabı ile bir ev ziyaretine gidiyormuş. O esnada yol kenarında, oturan bir insanı görmüş. Bu insan peygamberimizden selam beklemiş. Ancak peygamberimiz ona selam vermemiş. Dönüşte, aynı insan aynı yerde otururken, Peygamberimiz ona selam vermiş. Yanındaki ümmet bu durumun sebebini öğrenmek istemiş. Ya Allah’ın peygamberi, giderken selam vermediniz kişiye, dönüşte selam verdiniz. Bunun bir hikmeti var mıdır? Diyerek soru sormuşlar. Peygamberimiz ashabına dönerek, giderken boş boş oturuyordu. Bu nedenle selam vermedim. Ancak, dönüş yolunda gördüğümde, elindeki çubukla, toprağı karıştırıyordu. Yani bir şeyle meşgul oluyordu yani hareket ediyordu. Bu nedenle, kendisine selam verdim, buyurmuştur.

HAYAT KALİTENİZİ, HAREKETLE YÜKSELTİP, HAYATINIZA RENK KATIN -( BEYTUĞ )